Civileso

Icimegg Dustugundegg

Civil Eso
Blogumsu... Degilimsi...
Site Tanricalari
Civil Arsivi
Enraptik Retikulum
Zirveleme
Mucver'in Kutu-Kutusu
KaraMel'in Mutbagi
Icimegg Dustugundegg
Bal Dok Yala by Miyerjan
Leylegi Havada Gordum Ey
Haftanin Bilgi Yarismasi
Montaj Eso'su
Hunililestirebildiklerimizden Misiniz?
Sizden Gelenler
Medar-i Iftiharlarimiz
Bilge Eso'ya Sorun
Psisik Eso
Pidikli Sayfalar
Oyunlar
Officer Angel

Buyrun Bi de Buyrun Yakin Kardisler
yesillim.jpg
Capkin bakar, kas suzerim

Evet Sevgili Civil Tanricalar,

Baktim ki benim sizlerle yaptigim roportajlardaki duygusallik oranini tam kivaminda tutturuyorum, dedim ki, peki ben neden tamamen duygusal bir sayfa daha yapmayayim? Cok sukur Allahima gucum de, kuvvetim de, insaniyetim de, sosyo-ekonomik seviyem de boyle bir isi kotarmak icin gerekli. Sivadim kollari kardisler. Bundan sonra herhangi bir konu hakkinda arayip da bulamadiginiz duygusal siirleri, yazilari, sevgililer gununde sevgilinize aldiginiz hediyeye nasil bir not ilistireceginizi, kavga ettiginiz sevgilinize ne tur bir sms yollamak istediginizi bana bildiriyorsunuz, ben de size en kisa zamanda bu sayfa araciligiyla belanizi, pardon isteginizi yolluyorum. O.K.? Anlasilmayan bisey varsa mesaj atin karrdiss..

Hadi kodumm...

 

Isim?
Mailin Kardis?
Ne Arzu Ediyosun Canim?
  

Gulo bu siiri Eso ve KaraMel'e yildonumleri vesilesiyle ithaf etmis:
 
Ben senin en çok sesini sevdim
Bugulu çogu zaman, taze bir ekmek gibi
Önce aska çagiran,sonra dinlendiren
Bana her zaman dost, her zaman sevgili
Ben senin en çok ellerini sevdim
Bir pinar serinliginde, küçücük ve ak pak
Nice güzellikler gördüm yeryüzünde
En güzeli bir sabah ellerinle uyanmak
Ben senin en çok gözlerini sevdim
Kâh çocukça mavi, kâh inadina yesil
Aydinliklar, esenlikler, mutluluklar
Hiç biri gözlerin kadar anlamli degil
Ben senin en çok gülüsünü sevdim
Sevindiren, içimde umut çiçekleri açtiran
Unutturur bana birden acilari, güçlükleri
Dünyam aydinlanir sen güldügün zaman
Ben senin en çok davranislarini sevdim
Güçsüze merhametini, zalime direnisini
Haksizliklar, zorbaliklar karsisinda
Vahsi ve magrur bir disi kaplan kesilisini
Ben senin en çok sevgi dolu yüregini sevdim
Tüm çocuklara kanat geren anneligini
Nice sevgilerin bir pula satildigi bir dünyada
Sensin, her seyin üstünde tutan sevdigini
Ben senin en çok bana yansimani sevdim
Bende yeniden var olmani, benimle bütünlesmeni
Mertligini, yalansizligini, dupdurulugunu sevdim
Ben seni sevdim, ben seni sevdim, ben seni...
 
Ümit Yasar Oguzcan
_______________

VEDA ŞİİRİ...
geleceğim bazen
uykudayken sen

sokakta bir başıma koyma beni
kapıyı sürgüleme üstümden

usulca girecek
biryere ilişeceğim

birzaman bakacağım karanlıkta yüzüne
ve yorgunluk gözkapaklarını indirince
seni kucaklayacak
ve çıkıp gideceğim...

Nikolay Vapstarov

_______________

Gulo'dan Cebo'ya iki siir:

 

Yasanmamis Günlerinin Ilk Günü

 

 

 

Hep yarin içindi

Bugünü yasayamayisinin pismanligi

 

Hadi çevir yüzünü günese

Hangi sabah bu kadar maviydi gökyüzü

Hangi bahar böyle çiçeklendi toprak

Hangi gün böyle isidi gözlerin

 

Yasanmamis günlerinin ilk günü olsun bugün

Dogum günün kutlu olsun! ! !

 

 

Melih Coskun

 

 

 ___________

 

 

Dogum Günün Kutlu Olsun

 

 

 

Umutla beklenir iste o an

Seni de güldürür geldigi zaman

Dost dedigin sevdiklerinle heran

Dogum günün kutlu olsun

 

Bu dünyada çilesizdir sana sözüm

Mutlu ol sende aglama iki gözüm

Bir gün dersin bu oglum buda kizim

Dogum günün kutlu olsun

 

Bitsin hasretlerin, hemen kavusasin

Darildiysan eger acil barisalim

Sevdigim deger verdigim arkadasim

Dogum günün kutlu olsun

 

ikigözüm sakin olaki hüzünlenme

Bu gün sevinç sana, kivanç ve nese

Mavi bulutlarin götürdügü o köskte

Dogum günün kutlu olsun.

 

Refik Recep Pelit
 
**********

Esra

 

Boynuma dolanan narin ellerin

Yuzumu yalayan bukle saclarin

Ah hele o candan bakislarin

Eritir İcimi canim Esra'm

 

Bana mi cekmis duygusalligin

Ana sutu gibi apak safligin

Ne olur,olsaydi biraz haylazligin

Sessiz sesin yakar canimi Esra'm

 

Yukledik sirtina kocaman yuku

Cocuk degilsin sanki sir kupu

Sevgide bulacaksin inan her gucu

Sevdamin yongasi canim Esra'm

 

Ovmus de yaratmis yaradan

Korusun seni her turlu beladan

Yolun ayrilmasin asla dogruluktan

Yarinim sensin gulum Esra'm

 

Dilinden dokulur icli sozlerin

Bal rengindedir guzel gozlerin

Aciyi tatmasin minik yuregin

Umudun gulusun kizim Esra'

 

umut gul

 

********

Hayalleriniz hiç bitmesin...
 
Bu kentin sokakları sensizken öyle yabancı ki bana, bazen nerede olduğumu unutuyorum, kayboluyorum. Aslında ben, sensizken kim olduğumu bile hatırlamıyorum. Bir korku içimde, öylece dolaşıyorum, yersiz ve kimliksiz. İçimdeki yangını söndürmek için su değil, seni arıyorum. Gece bir ateş gibi, körüklüyor sensizlik yangınını. Sana dair bir iz bulsam düşeceğim peşine. Nerede olursan ol bulacağım seni ama yok... En küçük bir izini bile bırakmamışsın giderken.
'Çok sevmek' bu olsa gerek. Yokluğunda bile seni böylesine yaşıyorsam ve tüm hücrelerimde sadece seni taşıyorsam başka açıklaması olabilir mi bunun? Öyle ya, ben çok sevdim seni çok... Bir insan bir başka insanı bu kadar sevebilir mi, bilmiyorum. Ah, bilsen nasıl özlüyorum seni... Şimdi burada olsan ve sadece havadan sudan konuşsak bile yeter bana. Bir kez daha gözlerine bakmak, bir kez daha gülüşünü duymak için neler vermezdim ki....
Sadece hayal kuruyorum şimdi... Kapı çalıyor, açıyorum ve seni görüyorum karşımda. Sanki dün birlikteymişiz gibi, rahatça giriyorsun içeri. Elinde bir şişe şarap, "Haydi aç da içelim" diyorsun bana. "Bu evin en çok nesini seviyorum biliyor musun?" diye soruyorsun. Yüzüne bakıyorum merakla ve veriyorsun cevabını; "İçinde aşkı ve seni barındırmasını..."
Bilmiyorsun ki, sen gittiğinden beri aşk adımını atmadı bu eve. Bir tek ben varım artık evin içinde, hiçbir şey eskisi gibi değil. Epeydir kapağını açmadığım kitaplarım, her birine kokun sinmiş eşyalarım küskünler bana biliyorum. Seni düşünmekten hiçbirine zaman ayıramıyorum.
Hayal devam ediyor, seni alıp o çok sevdiğin yeşil kanepeye oturtuyorum. "Nerelerdeydin?" diye sormak istiyorum ama sorularımla seni sıkmaktan korkuyorum. Oysa çıldırtan bir merak bu. Bensiz mutlu olup olmadığını öğrenmek istiyorum mesela... Sahi mutlu musun? Gittiğin herde huzurlu musun? Yoksa benim gibi yarım ve kırık mısın?
Şarap kadehlerimizi tokuşturuyoruz "Neyin şerefine?" diye soruyorsun, bilmezmiş gibi. Ben hep kadeh kaldırırken "Sana ve bana" demedim mi? Öyleyse, hayal de olsan yine "Sana ve bana" kalkacak kadehlerimiz. Madem en güzel zamanlarımızı birlikte yaşadık, madem aşka dair paylaşmadık hiçbir şey bırakmadık, bu gece de öyle olacak. Yan yana uzanacağız kanepede. Tenin tenime, dudakların dudaklarıma değecek. Bir ürperti gelip yerleşecek bedenlerimize. Gece maviye dönüşecek, tenine yakamozlar düşecek. Zamanlar silinecek, mekanlar yok olacak. Bir biz kalacağız, bir de bizi yakan aşk ateşi....
Hayal dedim ya, sonu yok bunun. Sensizlikle baş edebilmenin tek yolu bu. Kimbilir, belki bir yerlerde sen de beni hayal ediyorsundur. Ve kimbilir biz kavuşamadık ama belki hayallerimiz kavuşur...
 
???

budgie.jpg

(Can Eso'nun Can Bebesi Ollie icun)
 

Bebegim Canim benim

Elleri pamuk gibi

Gozleri deniz gibi

Hayatimin bir gulu Yavrum

Bebegim Canim benim!....

 

Nefesi sut kokuyor

Yuzunden bal akiyor

Ne de tatli bakiyor Yavrum

Bebegim Canim benim!....

 

Iyiki hayatima girdin

Evime sevinc ve nese verdin

Kendini cok sevdirdin, Yavrum

Bebegim Canim benim!...

 

 

Sevim Sahin

***********

ESKIDENDI COK ESKIDEN
(Miyerjan icin)
 
Hani erken inerdi karanlik,
Hani yagmur yagardi inceden,
Hani okuldan, isten donerken,
Isiklar yanardi evlerde,
Eskidendi, cok eskiden.
Hani ay herkese gulumserken,
Mevsimler kimseyi dinlemezken...
Hani cocuklar gibi zaman nedir bilmezken,
Eskidendi, cok eskiden.
Hani hepimiz arkadasken,
Hani oyunlar tukenmemisken,
Henuz kimse bize ihanet etmemis,
Biz kimseyi aldatmamisken,
Eskidendi, cok eskiden.
Hani sarkilar bizi bu kadar incitmezken,
Hani korkutuk sarhosken gencligimizden,
Daha biz kimseye kusmemis,
Daha kimse olmemisken,
Eskidendi, cok eskiden.
Simdi ay usul, yildizlar eski
Hatiralar gokyuzu gibi gitmiyor ustumuzden
Gecen gecti,
Gecen gecti,
Geceyi sondur kalbim
Geceler de genclik gibi eskidendi
Simdi uykusuzluk vakti.
 
MURATHAN MUNGAN
 
**********

Bu gun gunlerden ask.

 

Dun butun gece ruyamda seni gordum. Ne cok soguk terler attim. Ne cok sarsintilar yasadim. Kah guldum, kah agladim. Kah sustum, kah naralar attim.Neden sonra uyandim da ask uykusundan; her yanim agriyor, her yanim agliyor.

 

Ruyanin koprusunden gecerek bir yol ayrimina vardim. Yollar bir iken bin oldu. Yurek bir iken, bin parca. Ben biliyordum bu yerleri. Bu sapak Sezai Karakoc'a cikar, su yol aska, su menzil duru bir yagmura, su dergah da bana.

 

Sapaklardan yollara, menzillerden dergahlara vardim. Siirlerden aska, senden bana vardim. Vardigim her yerde yeni bir ruya gordum. Ruyalardan ruyalara vardim. Butun gece o sapak senin, bu yol benim, o menzil senin, bu dergah benim, o ruya senin, bu ruya benim gezdim durdum.

 

Ruyalarimda agrilar ore ore sabahin olmasini bekledim. Ruya gore gore sana dogru yurumenin, turkuler soyleye soyleye dugun evine gitmek gibi bir sey oldugunu bilmekteydim. Gece senin dusunle, hayalinle, ruyanla demlendim. Bir sut denizi oldu da tenim; siirlerden, sarkilardan maya caldim kendime. Gun dogumuna yakin kivama erdim ve yazmaya koyuldum yola koyulur gibi. 'Ellerin oper gecer her yerimi' deyip durdum mektuba bu ask namazinda: Niyet ettim rizasi icin Allah'a, artik vakti gelen su mektuba...

 

Soze nereden baslayacagimi bilemedigim icin tekrar tekrar selam verip niyetimi yeniledim. Kac defa yazdim, kac defa yirttim yazdiklarimi. Kac defa bozdum namazi. Kac defa bozuldu kalbim. Kac defa meleklerin katindan dondu yazdiklarim. Kac defa meleklerin katina varamadan yoruldu kalbim. Kac defa yagmur gibi kesildi soz yagmur melegi.

 

Bu gun gunlerden ask.

 

Yagmur melegi... "Yagmur Melegi" desem de sana, benim icin kalbin bir yangin yeri sanki. Ask bugu bugu teninde tutuyor. Sana bakarken kendimi ates aramaya cikmis biri saniyorum. Nerene baksam ates aliyorum. Nere-ne dokunsam oran ruyama giriyor. Nereni dusunsem oran kalemime giriyor. Nereni gorsem orasi bana goz oluyor.

 

Gozlerin kalem kalem, ruya ruya atesler gibi bir yolculuga cikariyor beni. Gozlerin bir cira oluyor, bazen yakiyor, bazen yikiyor beni. Bazen tenimi isitiyor, bazen yolumu isitiyor. Gozlerin yangindan bir yol. Bir ucuruma variliyor gozlerinden. Kaslarin bir siradag gibi deniz gozlerini yerinde tutuyor. Ucuruma cikan o gozlerini bir siginak yapiyorum kendime gozlerinin yangininda. Siginiyor, yalnizligi seciyorum. Belki bir yagmur gelir, bulur beni, diyorum.

 

Aslinda gozlerine bakmaktan utaniyorum. Kabe karasi aslarinin bir sur gibi cevirdigi Medine rengi gozlerine... Gozlerin.... Gozlerin dokunup geciyor her yerime. Dokunur gibi kilimin bir yeri dokuyor, dokuyor, dokuyor, okuyor icimi. Belki okursun diye ruyalarimi en guzel siirlerimi asiyorum her sabah kirpiklerinin balkonuna. Gozlerin gonlume bir kapi ya... Sozlerin kalbime bir pencere ya... Sozlerinden bakarim ya gonlume. Gozlerinden girerim ya kalbine. Belki acarsin kapilarini, pencerelerini de, girerim kalbine. Belki kalbim aglamasini keser.

Kalbim sizim sizim aglarken gecenin koynunda, ellerin gozlerimi open bir karanfil oluyor. Degil mi ki, her sabah ciceklere su vermek gibidir gozlerini operek uyandirmak seni... Ellerin gozlerinle kardes. Ellerin gozlerinle ayni cinsten, ayni cicekten. Ellerin ve gozlerin karanfil....

********

 

Bazen öyle bir ilişkiye tutulursunuz ki, ne sevebilir, ne terk edebilirsiniz. Kör kütük bağlanmışsınızdır aslında... En güzel yıllarınızın, acı tatlı hatıralarınızın ortağıdır; iç çekişmelerinizin müsebbibi, yazılarınızın ilhamı, sohbetlerinizin konusudur. Göz yaşlarınız da, bilinçaltınızda, kahkahanızdadır. Korkunca saklandığınız bir sığınak, coşunca öptüğünüz bir bayrak... Sevdanız riyasız, çıkarsız, karşılıksızdır. Sınırsız ve nihayetsiz; "Ölmek var, dönmek yok"tur. Lakin gün gelir anlarsınız; içten içe bir şeylerin kanadığını... Tutkulu sevdaların gizli hançerleri başlar parıldamaya... Şurasından, burasından eleştirmeye koyulursunuz: "Şöyle görünse, öyle demese, değişse biraz ya da eskisi gibi olsa..." Başkalarını örnek göstermeye, "Bak onlar nasıl yaşıyor" demeye başlarsınız. Hem birlikte yaşayıp, hem özgür olmanın yollarını ararsınız. Aşkınızın gözü kör değildir artık, yanlışını görür düzeltmek istersiniz. "Eskiden böyle miydi ya..." diye başlayan sohbetlerde açılır eleştirinin kapısı; açıldıkça, bastırılmış itirazlar yükselir bilinçaltından... Böyle süremeyeceğini bilirsiniz. Değişsin istersiniz. O, sevgisizliğinize yorar bunu... İhanete sayar. Tutkulu ilişkilerde ihanetin bedeli ölümdür. "Ya sev böyle ya da terk et" diye gürler...Bir zamanlar bir gülücüğüyle alacakaranlığı ışıtan o rüya, bir kabusa dönüşür birden... Kapatır gönlünün kapılarını, yasaklar kendini size... Hoyrattır, bakmaz yüzünüze... Zehir akar dilinden, konuşturmaz, suçlar, yargılar mahkum eder. Mühürler dudaklarınızı, yırtar atar yazdıklarınızı, siler sizi defterden... "İyiliğin içindi hepsi, seni sevdiğim için..." dersiniz, dinletemezsiniz. Ayrılırsanız yaşamayacağınızı bilirsiniz, lakin böyle de sevemezsiniz. İhanetten kırılmıştır kaleminiz; severek, terk edersiniz... "Madem öyle..." nin çağı başlar ondan sonra... Madem ki siz böylesine tutkunken, o hep başkalarını seçmiştir, madem ki kıymetinizi bilmemiştir, o halde "günah sizden gitmistir". Lanet ederek bu karşılıksız aşka, çekip gitmeleri denersiniz. Aşkın göçmenlik çağı başlar böylece... Daha özgür olacağınız limanlara demirlerseniz bir süre... Ne var ki unutamaz, uzaktan uzağa izlersiniz olup biteni... Etrafı bir sürü uğursuzla dolmuş, kurda kuşa yem olmuştur. Deli kanlılar, eli kanlılar, uğruna ölenler, sırtına binenler sarmıştır çevresini... Gurur duyar onlarla, koynunda besler, gözünü oysunlar diye...Uğruna kan dökenleri sever, yoluna gül dökenlerden fazla... "Bana ne...kendi seçimi" diye omuz silkmeye çabalarsınız bir süre...

Ama sonra... ansızın kulağımıza çalınan bir şarkı ya da kapı aralığından süzülüp gelen bir koku, hatırlatır onu yeniden... Yaban ellerde, başka kollarda ondan bahseder ağlarsınız. Kokusunu özlersiniz; türküsünü söylemeyi, şarkısını dinlemeyi, yemeğini yemeyi, elinden bir kadeh rakı içmeyi... Karşı nehrin kenarından hasret şiirleri haykırırsınız, sular kulağına fısıldasın diye... Dönüp "Seni hala seviyorum" diye bağırmak geçer içinizden... Dönemezsiniz. Göremedikçe bağlanır, uzaklaştıkça yakınlaşırsınız. Anlarsınız ki bir çaresiz aşktır bu, ne onunla olur, ne onsuz... Hem kollarında ölmek, kucağına gömülmek arzusu, hem "Ne olacak sonunda" kuşkusu... Böyle sevemezsiniz, terk de edemezsiniz. Sürünür gidersiniz...
 
                    -Can Dundar
 
......................

Eso'nun istek siiri:
 
Yabancı Şehir

Nasılda üzüyor insanı
Yürüyüş, yabancı bir şehirde
Çatıları ayın parlattığı
Öylece uyuklayan sessiz gecede

Kule ve tepelerin üzerinden
Bulutların imrenilen gidişi
Vatansız, ama vatanını arayan
Güçlü ve sessiz bir ruh gibi

Fakat sen iradesizce, aniden
Teslim oluyorsun bu acılı sihre
Ve bırakıp mendilini elinden
Acı acı ağlıyorsun uzun süre


Hermann Hesse
 
************************

SEVDA ; senin yüzünden çektiklerimdir…

KEDER ; senin arkana bakmadan gidisindir…

MUTLULUK ; seni geri dönerken görmektir…

ASK ; seninle ortak kavgaya girebilmektir…

GÜZELLIK ; senin hayat karsisindaki durusundur…

ACI ; sevmedigini söylediginde kalpte olusan kramptir…

INTIHAR ; seni bir baskasinin yaninda görmenin bes dakika sonrasidir…

UMUT ; yeniden dener miyiz sorusuna verdigin belki yanitidir…

YARIN ; seninle bulusmayi diledigim en uzak zaman dilimidir…

DÜN ; unutmaya çalistigim sensiz geçen günlerimdir…

AZAP ; sana bir sey sordugum da sususundur…

KAYBETMEK ; kosarak sana gelip evde veda eden satirlarini okumaktir…

GÜN ; seni beklerken sayilan dakikalarin bütünüdür…

SABIR ; kapiyi çekip giderken bir gün dönebilecegini ummaktir…

ZAFER ; bana evet dedigin anin Türkçe karsiligidir…

YALNIZLIK ; beni sevdigini sanmanin tüm lugatlarda ki esanlamli sözcügüdür…

ÖLÜM ; bir daha geri dönmeyecegini anladigimda silahin agzina sürülen mermidir…

KALIM ; son bir kez görüselim yazan sms mesajidir…

YALAN ; sagda solda , sana asla ihtiyacim olmadigini söyledigim dedikodudur…

IYINIYET ; seni bir baskasi ile el ele görüp hala beni sevdigini düsünme duygusudur…

BILMECE ; “ soldan saga : sen ve benim toplamimiz…bes harfli ,

SEVGI  yaziyorum olmuyor…

Hepsi çözülünce kelime çikiyor ::: KOPUS…

**************

GELDİM

"bahar gel" se

diyordun:

bahar

gel

di.

gelmedin. biliyorum, bahari herkese goturmen gerekiyor ama cok ozledim seni. dusundum bugun, belki gelirsin diye.cok istedim. mektup yazar misin, eve gelir okur muyum diye iclendim. zaman gecmiyor mu ne! sana yazmak icin yasamak istedim gunu, ama, kaldim oylece, yazamaim. ozlem, yazilmiyor: gelsen dinecek bu yagmur...

Alinti: http://vkamer.tripod.com/yolgezer/index.html sitesinden yapilmistir.

 

************

Zeytin Agacinin Altinda

Zeytin agacinin altina oturmus,

Yildizlari seyrediyorum,

Aci bir soguk esiyor poyrazdan,

Kulagima aci aci,

Duduk sesi geliyor uzaklardan,

Gurbet turkusu soyler gibi

Gittikce yakinlasiyor,

Sanki senden bana,

Bir selam,

Bir haber getirir gibi,

Sonra,

Gittikce uzaklasiyor,

Tren camindan el sallayan,

Sevgili gibi.

Eger oralarda,

Tren dudugu duyarsan,

İyice kulak ver,

Buradan gecerken,

Ozlem dolu selamlarimi,

Yukleyip gonderdim sana,

Tren dudugunu duyarsan,

Kulak ver ona,

Ozlem Ozlem otecektir,

Ve sana,

Ozlem dolu selamlarimi,

Soyleyecektir

 

Ali Osman Yılmaz

Kaynak:  Antoloji

*****************

GEL SENINLE RESIM YAPALIM

Gel seninle resim yapalım.

Bir yüz çizelim ince,

Küçük nezleli bir burun

Ve gözler zeytin iriliğinde.

Sonra bir gelincik, ince bir boyun,

Soyulmuş bademden daha ak bir ten,

Öyle bir yüz ki seher vakti

Mutluluk estirsin güneş doğarken

Ve saçlar çizelim, bulutlar,

Türküler, masallar gibi,

Hepsinin üstüne sonra

Kocaman bir insan yüreği.

Öyle bir yürek ki sevgiyle

Arkadaşlıkla, mutlulukla dolsun,

İsterse ondan sonra

Bütün şairler ölsün.

 

Cahit Kulebi

****************

Sec begen al Cebo, sana iki siir , biri benden, biri Eso'dan.. Ilkini ben buldum, ikincisini Eso...
 
GÜLERKEN YÜZÜN

Gülerken yüzün
Dem çeken bir güvercinin sesini
İçin için büyüyen çimenleri
Baharda lunaparkı, bayramyerini
Ve alışkanlıklar dışında her şeyi

Gülerken yüzün
Aşıyor geçmişin acılarını
Kendini yarına değiştiriyor

Gülerken yüzün
Sanki çarmıhını kırmışsın
Senin ve ardından geleceklerin
Aylası alnına düşmüş gecenin
Oturmuş ağlıyor kendisi

Bunu öyle candan öyle yürekten
Öyle bir tutkuyla istiyorum ki
Aklımda hep öyle kalmalısın

GÜLTEN AKIN
 
*********
 
Bu da Eso'nun secimi:
GÜLÜŞÜN EKLENİR KİMLİĞİNE
Gün biter gülüşün kalır bende
anılar gibi sürüklenir bulutlar
Ömrümüz ayrılıklar toplamıdır
yarım kalan bir şiir belki de
 
Aykırı anlamlar arayıp durma
güz bitip sular köpürür de
kapanmaz gülüşünün açtığı yara
uçurum olur zaman her gece
 
Her gece yeni bir savaş baslar
acı ses olur, ses deli yağmur
 
Sığındığım her yer adınla anılır
ben girerim sokağı devriyeler basar
Bir de gülüşün eklenir kimliğime.
 
(Kalbim Unut Bu Şiiri)
 
                            -Ahmet Telli
 
***************

Miyernoww icin Gulo Mucver'inden doomgunu hediyesi:

 

Beyaz Dusler

 

Dustum duslerimin

Pesine.

 

Yorgunda olsa yuregim.

 

Karanlik dunyami aydinlatacak

Duslerimin pesindeyim.

 

Kirilmis sabahlara inat

Her adimda yeniden dogmaktayim.

 

Simdilerde

Issiz bir sehirde

 

Pamuk bulutlarin ustundeyim.

 

Mavi gokyuzunun

Kalbindeyim.

 

Duslerimin oldugu yerde.

 

Bembeyaz

Piril piril.

 

Patikalar dusuyor ayaklarimin

dibine

 

masal cicekleri aciyor yani basimda.

 

rengarenk .

 

kardelenler aciyor

hazan ruzgarlarinda.

 

 

gok,deniz

avucunda mutluluk

yuzunde tebessum.

 

ona da boylesi yakisiyor.

 

kayip melegin

hediyesi duser duslerin arasindan.

 

sovalyenin ati saha kalkar

 

beyaz dusun sesinden.

 

dusler kaynar cadinin kazaninda

sevgidir dumani ustunde.

 

Mutluluk pinardir

can yarim dudaklarda.

 

bir fasildir kulaklarda cinlayan

yuregidir gibidir turkunun adi turan.

 

adim adim yaklasiyorum

beyaz evin kapisina.

heyecan basiyor an ve an.

 

minik bir fisilti yukseliyor kapinin arkasinda.

 

iyi ki dogdun

guzellik..

İyi ki dogdun.

Senin sayende guzellik neymis

Onu da ogrendik.

 

Emrah Cetinkaya

******

Yalniz Bir Opera / Murathan Mungan

 

olu bir yilan gibi yatiyordu aramizda
yorgun, kirli ve umutsuz gecmisim
oysa bilmedigin bir sey vardi sevgilim
Ben sende butun asklarimi temize cektim

imrendigin, ofkelendigin
kizdigin ya da kiskandigin diyelim
yani yasamislik sandigin
Gecmisim
dile dokulmeyenin tenhaliginda
kacirilan bakislarda
gundeligin basibos ayrintilarinda
zaman zaman geri tepip duruyordu. Ve elbet uzerinde durulmuyordu.
Sense kendini hala hayatimdaki herhangi biri saniyordun, biraz daha
fazla sevdigim, biraz daha onem verdigim.

Baslangicta dogruydu belki. Siradan bir seruven, ratsgele bir iliski
gibi baslayip, gun gunden hayatima yayilan, buyuyup kok salan ,
benligimi kavrayip, varligimi ele geciren bir aska bedellendin.
Ve hala bilmiyordun sevgilim
Ben sende butun asklarimi temize cektim
Anladigindaysa yapacak tek sey kalmisti sana
Butun kazananlar gibi
Terk ettin


Yaz basiydi gittiginde. Ardindan, senin icin uc lirik parca
yazmaya karar vermistim. Kimsesiz bir yazdi. Yoktun. Kimsesizdim.
Cikilmis bir yolun ilk duraginda bir mevsim bekledim durdum.
Cunku ben askin butun caglarindan geliyordum.


Sanirim lirik sozcugu en cok yuzune yakisiyordu
yuzundeki kuskun kedere, gur kirpiklerinin altindan
kisik lambalar gibi isiyan gozlerine
cercevesine sigmayan
munis, sokulgan, huzunlu resimlerine
lirik sozcugu en cok yuzune yakisiyordu


Yaz basiydi gittiginde. Sersemletici bir ruzgar gibi gecmisti
Mayis. Seni bir siire dusundukce kanat gibi, tuy gibi, dokunmak gibi
ucucu ve yumusak seyler geliyordu aklima. Onceki siirlerimde hic
kullanmadigim bu sozcuk usulca dusuyordu bir kagit akligina, belki de
ilk kez giriyordu yazdiklarima, hayatima.

Yaz basiydi gittiginde. Bir askin ilk gunleriydi daha. Ask miydi,
degil miydi? Bunu o gunler kim bilebilirdi? "Eylul'de ayni yerde ve
ayni insan olmami isteyen" notunu buldum kapimda. Altina saat: 16.00
diye yazmistin, ve saat 16.04'tu onu buldugumda.

Daha o gun anlamaliydim bu iliskinin yazgisini
Takvim tutmazligini
Aramizda bir dusman gibi duran
Zaman'i
Daha o gun anlamaliydim
Benim sana erken
Senin bana gec kaldigini

Gittin. Koca bir yaz girdi aramiza. Yaz ve getirdikleri.
Dondugunde eksik, noksan bir seyler baslamisti. Sanki yaz, birbirimizi
gormedigimiz o uc ay, alip goturmustu bir seyleri hayatimizdan, olmamisti,
eksik kalmisti.
Kirilmis bir seyi onarir gibi basladik yarim kalmis
arkadasligimiza. Adimlarimiz tutuk, yuregimiz cekingen, korler gibi
tutunuyor, dilsizler gibi bakisiyorduk.
Sanki ufacik birsey olsa birbirimizden kacacaktik.

Fotoromansiz, truksuz, hilesiz, klisesiz bir beraberlikti bizimki.
Zamanla gozlerimiz acildi, dilimiz cozuldu guvenle ilerledik birbirimize.

Gittin.simdi bir mevsim degil, koca bir hayat girdi aramiza. Biliyorum ne
sen donebilirsin artik, ne de ben kapiyi acabilirim sana.


Simdi biz neyiz biliyor musun?
Akip giden zamana goz kirpan yorgun yildizlar gibiyiz.
Birbirine uzanamayan
Boslukta iki yalniz yildiz gibi
Aci cekiyor ve kendimize gomuluyoruz
Bir zaman sonra batik bir asktan geriye kalan iki enkaz olacagiz yalnizca
Kendi denizlerimizde sessiz sedasiz bogulacagiz
Ne kalacak bizden?
bir mektup, bir kart, birkac satir ve benim su kirik dokuk siirim
Sessizce alacak yerini nesnelerin dunyasinda
Ne kalacak geriye savrulmus gunlerimizden
Bizden diyorum, ikimizden
Ne kalacak?

Simdi biz neyiz biliyor musun?
Yikintilar arasinda yakinlarini arayan oksuz savas cocuklari
gibiyiz. Umut ve korkunun hicbir anlam tasimadigi bir dunyada bir
sey buldugunda neyi, ne yapacagini bilemeyen cocuklar gibi.
Artik hicbir duygusunu anlamayan cocuklar gibi
Ve elbet biz de bu askla buyuyecek
Her seyi bir baska aska erteleyecegiz

kis basliyor sevgilim
hosnutsuzlugumun kisi basliyor
bir yaz daha gecti hicbir sey anlamadan
oysa yapacak ne cok sey vardi
ve ne kadar az zaman
kis basliyor sevgilim
iyi bak kendine
gozlerindeki usul sefkati
teslim etme kimseye, hicbir seye
upuzun bir kis basliyor sevgilim
ayriligimizin kisi basliyor
Giriyoruz kara ve soguk bir mevsime.

Kitaplara sarilmak, dostlarla konusmak, yaziya oturup sonu
gelmeyen cumleler kurmak, camdan disari bakip puslu sarkilar mirildanmak...

Boyle zamanlarda her sey birbirinin yerini alir
cunku her sey bir o kadar anlamsizdir
icinizdeki issizligi doldurmaz hicbir oyun
para etmez kendinizi avutmak icin buldugunuz numaralar
Bir aski yasatan ayrintilari nereye saklayacaginizi bilemezsiniz
ciplak bir yara gibi sizlar paylastiginiz anlar, esyalar
gozunuzun onunde durur birlikte yarattiginiz aliskanliklar
korkarsiniz sozcuklerden, sessizlikten de; bakamazsiniz aynalara,
cagrisimlarla odesemezsiniz
disarida hayat dusmandir size
iceride odalara sigamazken siz, kendiniz
Bir ayriligin ilk gunleridir daha
Her sey asili kalmistir bitkisel bir yalnizlikla

Gun boyu hicbir sey yapmadan oturup
kulak verdiginiz saatin tiktaklari
kaplar tekin olmayan gogunuzu
gecici bir dinginlik, duzmece bir erinc
suyu bosalmis bir havuz, fisten cekilmis bir alet kadar tehlikesiz
bakinip dururken duvarlara
bos bir cuval gibi, calmayan bir org gibi, plastik bir cicek,
unutulmus bir oyuncak, eski bir cerceve gibi, hani, unutsam esyanin
gurultusunu, nesnelerin dunyasinda kendime bir yer bulsam, dedigimiz
zamanlar gibi
kendimizin icinden yeni bir kendimiz cikarmaya zorlandigimiz anlar
gibi
yeni bir iklime, yeni bir kente, bir tutukluluk haline, bir trafik
kazasina, basimiza gelmis bir felakete, iskenceye cekilmeye, ameliyata
alinmaya
kendimizi hazirlar gibi
yani dayanmak ve katlanmak icin silkelerken butun benligimizi
ama oyle sessiz baktigimiz duvarlar gibi olmaya calisirken,
ve kazanmis gorunurken derinligimizi
Ne zaman ki, yeniden canlanir bagislamasiz bellegimizde
bir anin, yalnizca bir anin butun bir hayati kapladigi anlar
o tiktaklar kadar onemsiz kalir simdi
hayatimiza verdigimiz butun anlamlar

denemeseniz de, bilirsiniz
hic yakin olmamissinizdir intihara bu kadar

Bana Zamandan soz ediyorlar
Gelip size Zamandan soz ederler
Yaralari nasil sardigindan, ya da her seye nasil iyi geldiginden. Zamanla
ilgili butun atasozleri gundeme gelir yeniden. Hepsini bilirsiniz zaten, bir
ise yaramadigini bildiginiz gibi. Dahasi onlar da bilirler. Ama yine de guc
verir bazi sozler, sozcukler,
oyle dusunurler.
Bittigine kendini inandirmak, ayriligin gercegine katlanmak,
sirtinizdaki hanceri cikartmak, yureginizin unuttugunuz yerleriyle yeniden
karsilasmak kolay degildir elbet. Kolay degildir bunlarla bas etmek,
ugruna icinizi oldurmek. Zaman alir.
Zaman
Alir sizden bunlarin yukunu
O bosluk dolar elbet, yaralar kabuk baglar, sizilar diner, acilar
dibe coker. Hayatta sevinilecek seyler yeniden fark edilir. Bir
yerlerden
bulunup yeni mutluluklar edinilir.
O bosluk doldu sanirsiniz
Oysa o boslugu dolduran eksilmenizdir

gun gelir bir gun
baska bir mevsim, baska bir takvim, baska bir iliskide
o eski agri
ansizin geri teper.
Dilerim geri teper. Yoksa gercekten
Bitmissinizdir.

Zamanla  yerlesir yasadiklarin, yeniden konumlanir, cogalir, anlamlari
onemi kavranir. Bir zamanlar anlamadan yasadigin sey, cok sonra
degerini
kazanir. Yoklugu derin  ve surekli bir sizi halini alir.

Oysa yapacak hicbir sey kalmamistir artik
Mutluluk gecip gitmistir yaninizdan
Herseye iyi gelen Zaman sizi kanatir

olmus saadeti karsilastir yasayan mutsuzlukla
gunlerin dokumunu yap
benim senden, senin benden habersiz alip verdiklerini
kim bilebilir ikimizden baska?
sozcuklerin ve sessizliklerin yeri iyi ayarlanmis
bir iliskiyi, duygularin birligini, bir aski beraberlik haline getiren
kendiligindenligi
yani gunlerimiz aydinlikken kacirdigimiz her seyi
bir dusun
emek ve askla guzellestirilmis bir dunya
simdi agir agir batiyor ve yokluga karisiyor orada
olmus saadeti karsilastir yasayan mutsuzlukla
Bunlar da bir ise yaramadiysa
Demek yanginda kurtarilacak hicbir sey kalmamis aramizda

Bu siire basladigimda nerde,
simdi nerdeyim?
solgun yollardan gectim. Bakisimli mevsimlerden
ikindi yagmurlarini bekleyen
yaz sonu huzunlerinden
gun gunden puslu pencerelere benzeyen gozlerim
gecti her cagin bitki ortusunden
oysa simdi icimin yikanmis tasligindan
bakarken dunyaya
yanginlarda bayindir kentler gibiyim:
cicek adlarini ezberlemekten geldim
eski sarkilari, sarhoslarin ve suclularin
unuttuklarini hatirlamaktan
uzak uzak yollari tarif etmekten
haydutluktan ve melankoliden
giderken ya da donerken atlanan esiklerden
Duyarligin gece mekteplerinden geldim
Butunlemeli cocuklarla gecti
gencligimin ruzgara verdigim yillari
dokunmalarin ve icdokmelerin vaktinden geldim.

Bu siire basladigimda nerde,
simdi nerdeyim?
yaram vardi. bir de sozcukler
sonra vaat edilmis topraklar gibi
sayfalar ve gunler
isik istiyordu yalnizligim
Kotulukler imparatorlugunda bir tek siir yazmayi biliyordum
İlerledikce... Kaybolup gittin bu siirin derinliklerinde
Ask ve Aci usul usul eriyen bir kandil gibi sondu
daha siir bitmeden. Karardi dizeler.
Ask... Bitti. Soldu siir.
Buyuk bir saskinlik kaldi o firtinali gunlerden

Daha once de baska siirlerde konaklamistim
Agir sinavlar vermistim degisen ruh iklimlerinde
Ask yalniz bir operadir, biliyordum: Operada bir gece
uyudum, hic uyanmadim.
barbarlarin seyrettigi trapezlerden gectim
her adimda boynumdan bir fular dusuyordu
el kadar gokyuzu mendil kadar ufuk
birlikte cikilan yollarin yazgisidir:
eksiliyorduk
mataramda tuzlu suyla, oteller kentinden geldim
her otelde biraz eksilip, biraz artarak
yani cogalarak
tahvil ve senetlerini intiharla degistirenlerin
birahaneler ve bankalar uzerine kurulu hayatlarinda
agir ve aci tanikliklardan
gecerek geldim. Terli ve kirliydim.
sonra timarhanelerde timar edilen ruhum
maskeler ve cicekler biriktiriyordu
linc edilerek oldurulenlerin hayat hikayelerini de...
korsan yazilari, kara siirleri, gizli kitaplari
ve acik hayatlari seviyordu.
Buraya gelirken
uzun uzak yollar icin her menzilde at degistirdim
atlarla birlikte terledim yollari ve geceleri
odunc almadim hic kimseden hicbir seyi
ciplak ve sahici yasayip ciplak ve sahici olmek icin
panayir yerleri... panayir yerleri...
olu kelebekler... olu kelebekler...
sonra dunyanin butun sinemalarinda butun filmleri seyrettim.
Adim onlarin adinin yanina yazilmasin diye
aci cekecek yerlerimi yok etmeden
aciyla bas etmeyi ogrendim.
Yoksa bu kadar konusabilir miydim?
ipek yollarinda kuzey yildizi
askin kuzey yildizi
sanirsin durdugun yerde
ya da yol ustundedir
oysa cocukluktan kalma gokyuzunde hileli zar
olu yanardaglar, olu yildizlar
ve toy yasin bilmedigi hesap: isik hizi
ASKIN BİR YOLU VARDIR
HER YASTA BASKA TURLU GECİLEN
ASKIN BİR YOLU VARDIR
HER YASTA BİRAZ GECİKİLEN
gokyuzunde yalniz bir yildiz arar gozler
gozlerim
askin kuzey yildizidir bu
yazlari daha iyi gorulen
Ben, oteki, bir digeri ona dogru ilerler
ilerlerim
zamanla anlarsin bu bir yanilsama
olu sairlerin imgelerinden kalma
Sen de degilsin. O da degil
Kuzey yildizi daha uzakta
yeniden yollara duserler
duserim
bir siir yasatir her seyi yasamin anlami soldugunda
ben yoluma devam ederim. Bitmemis bir siirin ortasinda
Darmadaginik imgeler, sozcukler ve kafiyeler
yasamsa yerli yerinde
yerli yerinde her sey
simdi her sey doludizgin ve cogul
simdi her sey kesintisiz ve surekli bir devrim gibi
simdi her sey yeniden
yuregim, o eski ask kalesi
yepyeni bir mazi yaratti sozuklerin gucunden

Donup ardima bakiyorum
Yoksun sen
Ey sanat! Her seyi hayata donusturen

 

********

(Sahipsiz bu da, kimseye degil)
 
Sana uzak kentlerden birinde,
Zamanin bir yerinde seni ve senli gunleri animsatti aksam gunesi.
Onca zamanin ustunde eskimeyen bir dusuncesin simdi.
İnsan her gun animsar mi ayni gozleri?
Seni seviyordum ve senin haberin yoktu.
Saclarini izliyordum uzaktan,kulaginin arkasina dususu.
Ve burnun herkesten baskaydi iste.
Guldugun zaman yukariya bakardin.
Yukari kalkan basin ve gulen gozlerin vardi.
Ne guzeldiler.
Sen bilmiyordun, ben seni seviyordum.
Kalbime sigmiyordu aklimdan gecenler,
Duvarlara, vitrin camlarina, kaldirimlara carpiyordu.
Geri donuyordu cogalarak. Senin sesini duydugum
masalarda erteliyordum her seyi.
Her seyi erteleyisim oluyordun.
Kalp agrisi oluyordun.
Birlikte soludugumuz sokak isimleri oluyordun.
Mevsimler degisiyor ve buyuyorduk.
Donemecler geciyor,kopruler goze aliyor
ve bazen tekin olmayan sularin uzerinden atliyorduk.
Cesurduk.
Ufuk cizgisi maviydi,
gun batimi hep turuncu ve kirmiziydi tum karanfiller.
Ben seni seviyordum, sen bilmiyordun.
Sevinclerim oluyordun ara sira,sen hic bilmiyordun.
Sonra herhangi biri oldun.
Butun sevinclerim bittikten sonra.
Yagmurlar yagdi serin Haziran aksamlari.
Derken bir gun uzaktan gordum seni.
Saclarin bana inat, basin her seye meydan okuyarak
iste yine ayni,kalbimi acittin, her zamanki gibi.
Degistik saniyordum ve sen yine bilmiyordun.
Simdi bunlari anlatsa sana birileri,
kimbilir ya da bos ver bilme en iyisi.

*************


RUYA
(Cebo icin bi tane daha)
 
Gok dibinde havuzun
Sularda ellerimiz
Butun emellerimiz
Anlasti uzun uzun
Sular soguk bir isik,
Bakiyoruz havuza;
Suda omuz omuza
İki golge karisik!
Bir kirik ay havuzda
Agir agir kayboldu.
Havuz safakla doldu
Gun dogdu ufkumuzda
Gun dogdu ucundan
Ellerimi birakti.
Birkac damla yas akti.
Parmaklarimin ucundan!
 
Yusuf Ziya Ortac
 
*************

Her aksam agliyorum

Yatagimda yokluguna

Akip giden hayatima

 

Bir acinin pesinden gidiyorum

Aldaniyorum hayatin oyununa

Bir hayalin pesinden kosuyorum

Yaklasiyorum dunyanin yamacina

 

Dun gece ruyamda gordum seni

Karanlik bir sokagin basinda

Dun gece ruyamda gordum seni

Agladim koynunda usulca

 

Zaman gecti anladim

Simdi yabanci ellerde

Ozluyorsun beni biliyorum

 

Gozlerin dolunca anladin

Simdi baska ellerde

Dusluyorsun beni biliyorum

 

Dun gece ruyamda gordum seni

Karanlik bir sokagin basinda

Dun gece ruyamda gordum seni

Agladim koynunda usulca

 

************

kıştı, tamda şömine zamanıydı
hiç gülmedik orada seninle
yüzümüzde
sonbahar resimleri asılıydı
çayımızı yudumlarken kesişir,
sonra geri dönerdi bakışlarımız.
şöminede çıtırdarken ateş
yüzünde kar soğuğu..
içimdeki ateş gözlerinden öteye gidemedi.
sonra birkaç Leonard Cohen dizesi gelirdi
aklıma..
"tüm bu şarkıları senin için yazdım ben
 iki mum yaktım,biri kırmızı biri siyah
 biri kadın,diğeri erkek
 sandal ağacının dumanıyla evlendirdim onları
 senin için dua ettim
 beni sevmen için dua ettim
 beni sevmemen için dua ettim.."
ey Cohen duam kabul oldu, sevilmedim
bir sonbahar gününde çıktığımız merdivenleri
tek olarak inerken ben
ardımda çiğnenen dizelerim kaldı
on dakikalık komik bir oyun izledim
on dakikaya sığmış gerçek yüzleri
makyajsız ve maskesiz.
bir Yeniköy kahvesi vardı.
vardı......
   -Batarya (bilemiyoruz kimdir necidir, ama yollamis iste bu siiri Muco'ya, ben de cok begendim. Eline saglik Batarya)
 
*************

Cebo'nun istegi uzerine de "Gulumseme"  konulu bu siiri yayinliyorum.
 
IZLER
 
Hem küçük, hem de azıcık
bir parça umut gibi diyorum.
Peşim sıra dalgalar, fırtınalar kopuyor
günlerimden.
Uzun yolların arasından
nicedir özlemişim diyorum
Kararıyor ortalık gecenin zifiri ayazına doğru.
Bekliyorum.
Bekliyorum.
Bekliyorum.
Tam o anda şafak sökerken dağınık saçların gibi kızıl.

Seni görüyorum.
Denizleri birleştiriyorum. Sonsuz ve hiç bitmeyen
Yağmur ıslatıyor sabahın serinliğini...
Kızıl saçlarında parlayan yağmur kristalleri
Kayıyor yüzüne doğru ince ve sakin
Bakıyoruz bir palyaçonun o umursamaz
o sevecen görüntüsüne,
sen, ben ve
bir gülümsemeyle,
hatırlanan o eski ve kırık
düşleri unutturan
yaşanası
Şu hayat!...

Şair : Çağatay Kaçar

 

*********************


Copyright  © 2006 Civil Eso